Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
- My brother lives in Tokyo.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- My little brother is watching TV.
Sen bir günde yaşlanmadın.
- You haven't aged a day.
Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
- Worries aged him rapidly.
Kayınbiraderim geçen çarşamba vefat etti.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
Tom Mary'nin kayınbiraderidir.
- Tom is Mary's brother-in-law.
Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.
- I learned to swim aged four and a half.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
- Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.
- We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.
- Today I'll go to the cinema with Tom's brother.