and 3

listen to the pronunciation of and 3
Englisch - Türkisch

Definition von and 3 im Englisch Türkisch wörterbuch

brother
erkek kardeş

Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor. - My brother lives in Tokyo.

Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor. - My little brother is watching TV.

brother
vay canına!
brother
brotherhoodkardeşlik
aged
çok yaşlı
aged
ihtiyar
aged
{f} yaşlan

Sen bir günde yaşlanmadın. - You haven't aged a day.

Endişeler onu hızla yaşlandırdı. - Worries aged him rapidly.

brother
kayınbirader

Kayınbiraderim geçen çarşamba vefat etti. - My brother-in-law passed away last Wednesday.

Tom Mary'nin kayınbiraderidir. - Tom is Mary's brother-in-law.

aged
Eskimiş, eskitilmiş
aged
{s} (ey'cîd) yıllanmış; eski
aged
{s} (eycd) yaşında: a girl aged four dört yaşında bir kız
aged
(sıfat) yaşında, yaşlı, ihtiyar, yıllanmış, kocamış
aged
{s} yaşında

Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim. - I learned to swim aged four and a half.

Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü. - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.

aged
{s} (ey'cîd) yaşlı, ihtiyar
aged
{s} kocamış
aged
{s} yıllanmış
aged
yıllanmış/yaşça/yaşlı
brother
{i} dost
brother
birlik

Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz. - We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.

Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim. - Today I'll go to the cinema with Tom's brother.

Englisch - Englisch
peddler
aged
poky
brother
cub
and 3
Favoriten