Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
- We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
Bifteğini bitir ve sonra bir şeker alabilirsin.
- Eat up the steak and then you can have a candy.
O, ara sıra annesine yazar.
- He writes to his mother every now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Arada sırada seni görüyorum.
- I see you every now and then.
Arada sırada oğluna yazar.
- She writes to her son every now and then.
Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz.
- If you have time, drop me a line now and then.
O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.
- He still comes to see me now and then.
Onun tekrar olmamasına asla izin vermemeye hemen karar verdim.
- I decided then and there to never let that happen again.
Hemen karar vermek zorundaydım.
- I had to decide right then and there.
It created a disruption, and then some.
Call your mother now and then and let her know you care.