We had hardly arrived when Lucy started crying to go home.
- Lucy eve gitmek için ağlamaya başladığında, ancak varmıştık.
However, his girlfriend is selfish and hardly worries about Brian.
- Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
We have barely enough bread for breakfast.
- Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
I slept barely two or three hours.
- Ben ancak iki veya üç saat uyudum.
Five prisoners were recaptured, but three others are still at large.
- Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.
He used to eat out every day, but now he can't afford it.
- O her gün, dışarıda yemek yerdi, ancak şimdi buna gücü yetmiyor.
However, the quantity was not correct.
- Ancak, miktar doğru değildi.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Tom has only himself to blame.
- Tom ancak kendini suçlayabilir.
Only Tom would have the guts to do that kind of thing.
- O tür bir şeyi yapmaya ancak Tom'un cesareti vardı.
John has not come yet, but when he does, I will call you.
- John henüz gelmedi, ancak o gelirse, seni ararım.
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
A lion is certainly much stronger than a sole hyena but there were three times as many hyenas there as lions.
- Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı.
I know it's hard to find the time, but could you proofread this for me before next Monday?
- Zaman bulmanın zor olduğunu biliyorum, ancak önümüzdeki Pazartesi gününden önce benim için bunu düzeltebilir misin?
Tom tried hard, but failed.
- Tom çok çalıştı, ancak başarısız oldu.
Tom wanted to be just friends. However, Mary wanted much more.
- Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi.
Five tremors in excess of magnitude 5.0 on the Richter scale have shaken Japan just this week, but scientists are warning that the largest expected aftershock has yet to hit.
- Richter ölçeğine göre büyüklüğü 5.0'ı aşan beş sarsıntı sadece bu hafta Japonya sarstı, ancak bilim adamları beklenen en büyük artçının henüz vurmadığı konusunda uyarıyorlar.
We're not gods, but mere men.
- Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.