Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Tom pencere camını kırdı.
- Tom broke the window pane.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
Yeni kürk mantolar vitrinde sergilendi.
- The new fur coats were displayed in the window.
O, teşhir vitrinine göz attı.
- She looked in at the show window.
Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- These windows look to the south.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.