Elizabeth'e halasının adı verildi.
- She was named Elizabeth after her aunt.
Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
- The woman who he thought was his aunt was a stranger.
Ben, dün hiç zaman kaybetmeden teyzemi hastanede ziyaret ettim.
- I lost no time in visiting my aunt in the hospital yesterday.
Teyzem bana yeni bir etek yaptı
- My aunt made a new skirt for me.
Babamın erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.
- My father's brother's wife is my aunt.
Sami yengesiyle birlikte yaşıyordu.
- Sami lived with his aunt.