an officious informer in a bank

listen to the pronunciation of an officious informer in a bank
Englisch - Türkisch

Definition von an officious informer in a bank im Englisch Türkisch wörterbuch

telltale
{s} durumu/gerçeği açığa vuran (şey): There was a telltale smudge of lipstick on his collar
telltale
muhbir
telltale
gammaz
telltale
açığa vuran
telltale
dedikoducu
telltale
(duygu/düşünce/suç/vb.) belli eden
telltale
sahte
telltale
{i} başkalarının sırlarını açığa vuran kimse
telltale
org körüğünün dolu veya boş olduğunu gösteren cihaz
telltale
{i} işe giriş saatini yazan makine
telltale
başkalarının sırlarını orada burada anlatan kimse
telltale
dümenin durumunu gösteren alet
telltale
{i} ispiyoncu

İspiyoncu öğrenci Tom'un spor salonunun arkasında sigara içtiğini müdüre söyledi. - The school telltale reported Tom to the principal for smoking behind the gym.

telltale
yalan
telltale
{i} sırrı açığa vuran kimse
telltale
tren makinistine bir köprünün yakla
telltale
{i} sayaç
telltale
dedikoducu kimse
Englisch - Englisch
{n} telltale
an officious informer in a bank
Favoriten