an occurrence; something that happens

listen to the pronunciation of an occurrence; something that happens
Englisch - Türkisch

Definition von an occurrence; something that happens im Englisch Türkisch wörterbuch

event
{i} olay

O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok. - You don't have to be very old to remember that event.

Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır. - It is easy to be wise after the event.

event
{i} yarışma

Dalış yarışması Olimpiyatları izlemek için Mary'nin favori olaylardan biridir. - The diving competition is one of Mary's favorite events to watch in the Olympics.

Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir. - The athletic meet is an annual event.

event
ne olursa olsun

Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım. - In any event, I will do my best.

event
karşılaşma
event
sonuç

Sonuçta işler değişti. - Things eventually changed.

Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın. - You'll tell me everything eventually.

event
{i} akıbet
event
{i} maç
event
(isim) olay, hadise, vaka, sonuç, akıbet, olgu, hal, durum, yarışma, karşılaşma, maç
event
{i} hal

Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor. - The event still remains vivid in my memory.

Her halükarda denemeye değer. - It's worth trying at all events.

event
{i} olay, vaka, hadise
event
{i} hadise
event
eventfully olaylarla dolu olarak
event
quite an event olağanüstü bir durum
event
eventful hadiselerle dolu
event
in any event her halûkârda
event
{i} olgu

Ben olguyu erteledim. - I postponed the event.

event
(Askeri) MÜSABAKA (SPORDA), OLAY, VAKA
event
in the event of takdirde
event
halinde
Englisch - Englisch
event
an occurrence; something that happens
Favoriten