Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.
- I want to believe there's still a chance for us to be happy together.
Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
- Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
- Tom was happy to be home after being away for so long.
Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.
- It happened that I saw my friend walking in the distance.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- It so happened that I rode in the same train with him.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.