Bu şifoniyer çok yer kaplar.
- This dresser takes up too much room.
Mary küpelerini çıkardı ve onları şifoniyerinin üstündeki mücevher kutusuna koydu.
- Mary took her earrings off and put them in the jewelry box on her dresser.
Saatini şifonyerde bırakmışsın. Bu sabah battaniyeleri taşırken onu orada gördüm.
- You left your watch on your dresser. I saw it there this morning while I was moving the blankets.
Tom Mary'nin şifonyerini taşımasına yardım etti.
- Tom helped Mary move the dresser.