Zaten Çince yazabiliyorum.
- I can already write in Chinese.
O zaten varmış olmalı.
- He should have arrived already.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti.
- The train had already started when I got to the station.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
- The student has already solved all the problems.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Sanırım önceden bir bilet aldın.
- I suppose you've already bought a ticket.
Saat dokuz oldu bile.
- It is already nine o'clock.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
- But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count up to one hundred.
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi?
- Have you already finished your composition for language class?