an indefinite large number of people or things

listen to the pronunciation of an indefinite large number of people or things
Englisch - Türkisch

Definition von an indefinite large number of people or things im Englisch Türkisch wörterbuch

many
birçok

O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi. - Many nights did he spend, looking up at the stars.

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

many
çok

Kaza çok fazla ölüme neden oldu. - The accident has caused many deaths.

Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi? - You know many interesting places, don't you?

many
{i} bir çoğu

Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim. - I learned many of Takuboku's poems by heart.

many
{s} bir yığın

Gemide bir yığın fare var. - There are many rats on the ship.

O bir yığın dil konuşmaz. - She does not speak many languages.

many
a good many birçok
many
{s} bir hayli

Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı. - A grasshopper and many ants lived in a field.

Akvaryumda bir hayli nadir balık var. - There are many rare fish at the aquarium.

many
çoğu zaman

Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir. - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.

many
a great many pek çok
many
many a time çok kere
many
rengarenk
many
kanşık
many
sürüsüne bereket
many
{i} birçoğu

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir. - Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.

İnsanların birçoğu öldü. - Many of the people died.

many
kaç

Kaç tane çocuğun var? - How many children do you have?

Otobüs her gün kaç kez çalışır? - How many times does the bus run each day?

many
çoğu

İşçilerin çoğu açlıktan öldüler. - Many of the workers died of hunger.

Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı. - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.

many
adl

Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır? - How many kids named Tom are in your class?

Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun? - How many people do you know named Tom?

Englisch - Englisch
many

Many are called, but few are chosen.

an indefinite large number of people or things

    Silbentrennung

    an in·de·fi·nite large num·ber of peo·ple or things

    Türkische aussprache

    ın îndefınıt lärc nʌmbır ıv pipıl ır thîngz

    Aussprache

    /ən ənˈdefənət ˈlärʤ ˈnəmbər əv ˈpēpəl ər ˈᴛʜəɴɢz/ /ən ɪnˈdɛfənət ˈlɑːrʤ ˈnʌmbɜr əv ˈpiːpəl ɜr ˈθɪŋz/
Favoriten