Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Seni etkilemek istiyordum.
- I wanted to impress you.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .