an epoch, era, time in history or in a person's life

listen to the pronunciation of an epoch, era, time in history or in a person's life
Englisch - Türkisch

Definition von an epoch, era, time in history or in a person's life im Englisch Türkisch wörterbuch

period
dönem

Ben bir dönem draması görmek için tiyatroya gittim. - I went to the theater to see a period drama.

Benim son dönemim iki ay önceydi. - My last period was two months ago.

period
devre

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

period
{i} devir
period
{i} süre

Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım. - If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti. - The union went out on a strike for an indefinite period.

period
{i} nokta

Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı. - There needs to be a period at the end of a sentence.

Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz. - You can't replace the comma with a period in this sentence.

period
aşama
period
âdet

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz? - At what age did you get your first period?

Tom seks yapmak istiyordu, ancak Mary adet dönemindeydi. - Tom wanted sex, but Mary was on her period.

period
bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi
period
dönem nokta
period
nokta/ders/dönem
period
{i} devir: the Ottoman period Osmanlı devri
period
(İnşaat) peryot, süre aralığı
period
(isim) periyot, dönem, çağ, devir, süre, ders saati, devre, nokta, aybaşı, adet, regl, dönüm [ast.], tam cümle (yan cümlecikli)
period
fizyol
period
{i} dönem, devre: a period of political unrest siyasi kargaşaların olduğu bir dönem
period
{i} ders saati

Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır. - In this school, a period is fifty minutes long.

Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti. - Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.

period
{i} regl
period
(Tıp) Hastalık devresi, period
Englisch - Englisch
period

This is one of the last paintings Picasso created during his Blue Period.

an epoch, era, time in history or in a person's life
Favoriten