an end result; an outcome (now chiefly in phrases)

listen to the pronunciation of an end result; an outcome (now chiefly in phrases)
Englisch - Türkisch

Definition von an end result; an outcome (now chiefly in phrases) im Englisch Türkisch wörterbuch

event
{i} olay

Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır. - It is easy to be wise after the event.

Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi. - Her debut was the biggest social event of the season.

event
{i} yarışma

Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir. - The athletic meet is an annual event.

Dalış yarışması Olimpiyatları izlemek için Mary'nin favori olaylardan biridir. - The diving competition is one of Mary's favorite events to watch in the Olympics.

event
ne olursa olsun

Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım. - In any event, I will do my best.

event
karşılaşma
event
sonuç

Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı. - Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.

Tom'un sonuçta Mary'ye elmas bir yüzük alması için yeterli parası olmalıydı. - Tom should eventually have enough money to buy Mary a diamond ring.

event
{i} akıbet
event
{i} maç
event
(isim) olay, hadise, vaka, sonuç, akıbet, olgu, hal, durum, yarışma, karşılaşma, maç
event
{i} hal

Her halükarda denemeye değer. - It's worth trying at all events.

Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor. - The event still remains vivid in my memory.

event
{i} olay, vaka, hadise
event
{i} hadise
event
eventfully olaylarla dolu olarak
event
quite an event olağanüstü bir durum
event
eventful hadiselerle dolu
event
in any event her halûkârda
event
{i} olgu

Ben olguyu erteledim. - I postponed the event.

event
(Askeri) MÜSABAKA (SPORDA), OLAY, VAKA
event
in the event of takdirde
event
halinde
Englisch - Englisch
event

In the event, he turned out to have what I needed anyway.

an end result; an outcome (now chiefly in phrases)
Favoriten