Her odayı dikkatlice araştırmak için zamanımız yok.
- We don't have time to search every room carefully.
İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- He came to Tokyo in search of employment.
Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
- Many men set out for the West in search of gold.
O, kayıp çocuğunu aramak için gitti.
- She went in search of her lost child.
O, hasta bebeği için doktor araştırmaya gitti.
- She went in search of a doctor for her sick baby.
Araştırma ekibi onu uçurumun dibinde uzanırken buldu.
- The search party found him lying at the foot of a cliff.
With only five minutes until we were meant to leave, the search for the keys started in earnest.