Trafik ışıkları trafiği yönlendirmek için kullanılır.
- Traffic lights are used to direct traffic.
Sami bir film yönetmek istiyordu.
- Sami wanted to direct a film.
Bu Londra'ya giden direkt bir yoldur.
- This is a direct road to London.
Tom Boston'a direkt uçuş aldı.
- Tom took a direct flight to Boston.
Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
- Tom has a poor sense of direction.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
- You should never look directly at the Sun with the naked eye.
Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
- Can we talk to Tom directly?
Anlamıyorum; daha açık olmak zorundasın.
- I don't understand; you have to be more direct.
Umarım yol tariflerim açıktı.
- I hope my directions were clear.