Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- Did you stay home to study for the test?
Onun çalışma odası parka bakıyor.
- His study faces the park.
Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father converted a garage into a study.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
- He went to America to study English.