Yolda büyük bir kemer var.
- There is a huge arch over the road.
Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
- A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- He is the greatest architect that has ever lived.
En tuhaf şey onun en büyük düşmanını kaçılmaz bir ölümden kurtarmış olmasıdır.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
Gökkuşağı gökyüzünde bir kavis oluşturur.
- The rainbow forms an arc in the sky.
Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.
- The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice.
Hiç arkoloji eğitimi yaptın mı?
- Have you ever studied archeology?
Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.
- Archeology reveals the secrets of the past.
Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
- Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
Laurent Weber Portland'ın başpiskoposu.
- Laurent Weber is the archbishop of Portland.
My grandfather was an archaeologist.
- My grandpa was an archeologist.
That is an archaic expression.
- That's an archaic expression.
The man is my arch rival, without him I would have no competition.
I attempted to hide my emotions, but an arch remark escaped my lips.