Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
- He has no connection with this affair.
Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
- I'll look after your affairs when you are dead.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?
- Do you think she has nothing to do with the affair?
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Bu konu ile bir ilgim yok.
- I have nothing to do with the affair.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.