Kadını nerede gördün?
- Where did you see the woman?
Kadın bir portakal yiyor.
- The woman eats an orange.
O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- That woman is his wife, I think.
Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.
- The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
- Nobody is equal to this young woman in the field of music.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Güzel bir Estonyalı bayanla evleneceğim.
- I will marry a beautiful Estonian woman.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
- The home is the woman's world, the world is the man's home.