Bunun felaket anlamına geleceğini biliyorlardı.
- They knew this would mean disaster.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
- Man fears disasters such as floods and fires.
Eğer saman yanarsa, gerçek bir felaket olur.
- If the hay caught fire, it would be a real disaster.
Kötümserler her fırsatta felaketler bulurken iyimserler afetlerde fırsatlar görürler.
- Optimists see opportunities in disasters while pessimists find disasters in every opportunity.
Burada kimse Ateist bir yaşam sürmez. Afetler sırasında veya güzel günlerde herkes Tanrı'ya inanır.
- Nobody here lives an atheistic life. During disasters and during fortunes everyone relies on God.