Onun bir sürü birikmiş borçları var.
- He has many accumulated debts.
Masanın üstünde toz birikmiş.
- Dust had accumulated on the desk.
Servetini çok çalışarak biriktirdi.
- He accumulated his fortune by hard work.
Tom büyük bir servet biriktirdi.
- Tom accumulated a large fortune.
O büyük bir servet biriktirdi.
- He accumulated a large fortune.
Servetini çok çalışarak biriktirdi.
- He accumulated his fortune by hard work.