He went to Italy for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
He went to Austria for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
I started to learn English with the aim of becoming a teacher.
- Ben bir öğretmen olmak amacıyla İngilizce öğrenmeye başladım.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
He went to Austria for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.
He went to Italy for the purpose of studying music.
- O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
I went to the theater quite early with a view to getting a good seat.
- İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim.
She went to the United States with a view to study medicine.
- O tıp okumak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.
We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
- Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Linguistics is the discipline which aims to describe language.
- Dilbilim dili tanımlamayı amaçlayan bilim dalıdır.
Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
We always have to make efforts to reach our goals.
- Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
We're here for a good cause.
- Burada iyi bir amaç için buradayız.
With all due respect, I think they both had valid points.
- Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
What's the point in doing that?
- Onu yapmada amaç nedir?
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
It's forbidden to use this information commercially.
- Bu bilgiyi ticari amaçlı kullanmak yasak.
The site is used for military purposes.
- Alan askeri amaç için kullanılır.
Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
Truth is a goal, not a destination.
- Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.
It wasn't designed for that purpose.
- Bu, o amaç için tasarlanmadı.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.