The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Allocate a room for research purposes.
- Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
- Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
They accomplished their goals.
- Amaçlarına ulaştılar.
Write your goals down on a sheet of paper.
- Amaçlarını bir kağıt parçası üzerine yaz.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Making money is his main purpose in life.
- Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
The men achieved their objectives.
- Erkekler amaçlarına ulaştı.
Education aims to develop potential abilities.
- Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
We have achieved all our aims.
- Biz tüm amaçlarımıza ulaştık.
Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
They will have achieved their goal.
- Onlar amaçlarına ulaştılar.
We're here for a good cause.
- Burada iyi bir amaç için buradayız.
With all due respect, I think they both had valid points.
- Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
What's the point in doing that?
- Onu yapmada amaç nedir?
I need to know your intentions.
- Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Their intentions are obvious.
- Onların amaçları açıktır.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
Atomic energy can be used for peaceful ends.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
This room is used for various purposes.
- Bu oda birçok amaçla kullanılır.
Tom and Mary finally reached their destination.
- Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.
Truth is a goal, not a destination.
- Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.
It wasn't designed for that purpose.
- Bu, o amaç için tasarlanmadı.
Many people drift through life without a purpose.
- Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
I've been meaning to fix that leak.
- O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.