amaçlı

listen to the pronunciation of amaçlı
Türkisch - Englisch
having a purpose, purposeful
having a goal; having a (specified) goal
having a goal
having a purpose
purposeful
{s} oriented
intentional
purposefully
purposive
telic
amaç
objective

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
purpose

Many people drift through life without a purpose. - Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

Allocate a room for research purposes. - Araştırma amaçları için bir oda ayırın.

amaç
object

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
aim

We have achieved all our aims. - Biz tüm amaçlarımıza ulaştık.

We are always aiming at improving the quality of service. - Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.

amaç
goal

They will have achieved their goal. - Onlar amaçlarına ulaştılar.

We always have to make efforts to reach our goals. - Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.

amfibi taarruz gemisi (genel amaçlı); amfibi taarruz gemisi (çok amaçlı)
(Askeri) amphibious assault ship (general purpose); amphibious assault ship (multi-purpose)
amaç
intention

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

amaç
target
amaç
{i} will

They will have achieved their goal. - Onlar amaçlarına ulaştılar.

amaç
{i} cause

We're here for a good cause. - Burada iyi bir amaç için buradayız.

amaç
point

With all due respect, I think they both had valid points. - Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

What's the point in doing that? - Onu yapmada amaç nedir?

amaç
{i} dream
amaç
aim, goal, intention, objective, purpose, target, intent
amaç
scope
amaç
ideal
amaç
{i} idea
amaç
{i} intent

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

amaç
higher
amaç
selective
bilgilendirme amaçlı
informative
bilgilendirme amaçlı
informational
deneme amaçlı
(Askeri) tentative
amaç
end

Atomic energy can be used for peaceful ends. - Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.

amaç
function
amaç
sake
amaç
use

Special forces are used for special purposes. - Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.

Atomic energy can be used for peaceful ends. - Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.

amaç
the purpose
amaç
to aim
amaç
goal of
bilgilendirme amaçlı
for information purposesinformational
Hafif Hava İndirme Çok Amaçlı Sistemi (Helikopter)
(Askeri) Light Airborne Multipurpose System (helicopter)
amaç
sense
amaç
(Hukuk) objective, purpose, aim, objective
amaç
mission
amaç
bourn
amaç
destination

Tom and Mary finally reached their destination. - Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.

Truth is a goal, not a destination. - Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.

amaç
wherefore
amaç
{i} design

It wasn't designed for that purpose. - Bu, o amaç için tasarlanmadı.

amaç
{i} bourne
amaç
{i} view
amaç
{i} Terminus
amaç
{i} turn
amaç
{i} consummation
amaç
{i} drift

Many people drift through life without a purpose. - Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

amaç
{i} meaning

I've been meaning to fix that leak. - O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.

arama amaçlı
explorative
aynı amaçlı olan
collateral
barış amaçlı hediye
peace offering
deneme amaçlı fabrika
pilot plant
dinlence amaçlı tekne
(Askeri) pleasure boat
dinlence amaçlı tekne
(Askeri) pleasure craft
dinlence amaçlı tekne
recreational boat
genel amaçlı
general purpose
genel amaçlı
general-purpose
genel amaçlı kriptolama cihazı
(Askeri) general purpose encryption equipment
güverteye inişi geliştirme amaçlı eğitim uçuşu
(Askeri) flight deck landing practice
hareket kabiliyeti yüksek çok amaçlı tekerlekli araç
(Askeri) high mobility multipurpose wheeled vehicle
iki amaçlı
double barreled
iki amaçlı
dual purpose
iki amaçlı
double barrelled [Brit.]
izleme amaçlı telefon
(Ticaret) follow-up calls
kâr amaçlı
for gain
müşterek muhtelit değişim eğitimi; eğitim amaçlı müşterek muhtelit tatbikat
(Askeri) joint combined exchange training; joint combined exercise for training
pratik amaçlı uygulama
practice implementation
propaganda amaçlı
propagandistic
savunma amaçlı
defensive
savunma amaçlı bilgi harbi
(Askeri) defensive information warfare
tedavi amaçlı
treatment-purpose
tedavi amaçlı
therapeutic purpose
tedavi amaçlı
for medicinal purpose
tedavi amaçlı
for medical purpose
tedavi amaçlı
for therapeutic purpose
terbiye amaçlı
disciplinary
test amaçlı
test-purpose
turistik amaçlı
touristic purpose
çiftçilere yardım amaçlı
agrarian
çok amaçlı
multipurpose
çok amaçlı
all duty
çok amaçlı
all purpose
çok amaçlı
universal
çok amaçlı
omnibus
çok amaçlı anahtar
(Askeri) multifunction switch
çok amaçlı sistem
(Askeri) Movement Tracking System - Hareket İzleme Sistemi MTS/SOF-IRIS multifunction system
çıkar amaçlı
(Hukuk) for profit
özel amaçlı
special-purpose
özel amaçlı Deniz hava
(Askeri) special purpose Marine air-ground task force
özel amaçlı eğitilmiş
purpose trained
özel amaçlı ilaç
specific
özel bir amaçlı
ad hoc
Türkisch - Türkisch
Amacı olan, gayeli
Bir amaca yönelik
amaç
Hedef: "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır."- Anayasa
amaç
Gaye: "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır."- Anayasa
amaç
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat: "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."- Anayasa
amaç
Hedef
amaç
Gaye
amaç
Erek
amaç
Erişilmek istenilen sonuç, maksat
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) f. Saban demiri
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) Hedef, nişan tahtası
amaçlı
Favoriten