Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.
- You ought to face the stark reality.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
Hayali gerçekten ayıramıyor musun?
- Can't you divorce fantasy from reality?
Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.
- You ought to face the stark reality.
Tom hakikatten habersiz.
- Tom is out of touch with reality.
Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder.
- You should face up to the reality.