I used to collect coasters.
- Eskiden bardak altlıklarını toplardım.
The calf muscle is located on the back of the lower leg.
- Baldır kası alt bacağın arkasında yer alır.
My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
They sat under a tree.
- Bir ağacın altına oturdular.
The young woman under that tree looks sad.
- Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
I have a bad pain in my lower back.
- Sırtımın alt tarafında berbat bir ağrım var.
My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock.
- Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.
She wants to invest in our company's infrastructure.
- O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
Read the bottom of the page.
- Bir sayfanın alt kısmını okuyun.
I live on the bottom floor.
- Ben alt katta yaşıyorum.
Tom crawled underneath the bed.
- Tom yatağın altında süründü.
I found the key underneath the mat.
- Anahtarı paspasın altında buldum.
That upset all our plans.
- O, bütün planlarımızı alt üst etti.
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that.
- Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak.