Hava kötü olduğu halde geldi.
- He came even though the weather was bad.
Kendisi polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor.
- Even though he's a policeman, he's afraid of thieves.
Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.
- Even though my friend was a vegetarian, I didn't tell him that the soup had some meat in it.
Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
- Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.
- Tom continued reading the newspaper even though the burglar alarm had gone off.
Küçük olsa bile hala harika bir arabadır.
- Even though it's small, it's still a great car.
She left him, even though she still loved him.