O hemen hemen mükemmeldi.
- That was pretty much perfect.
Bütün bilmen gereken hemen hemen bu.
- That's pretty much all you need to know.
Onlar oldukça fazla yalnız.
- They're pretty much alone.
Tom oldukça fazla evde kalır.
- Tom pretty much stays at home.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Neredeyse bütün gün onu görmezden geldi.
- She ignored him pretty much all day.
Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
- Tom pretty much forgot about the meeting.
Onu büyük ölçüde aştım.
- I've pretty much gotten over it.
Pretty much all of the train operating companies have announced huge fare increases.