Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary.
O amcasına bitişik yaşadı.
- He lived next to his uncle.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
- Mr Johnson's house is next to my house.
Tom'un cüzdanında neredeyse bir şey yok.
- Tom has next to nothing in his wallet.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.