Onun tebessümü onu rahatlattı. - His smile put her at ease.
Onun tebessümü onu rahatlattı.
His smile put her at ease.
Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı. - She had an unassuming air that put everyone at ease.
Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı.
She had an unassuming air that put everyone at ease.