Tom daha uzun izinli değil.
- That's no longer allowed.
Tom'la gitmek için izinli miyim?
- Am I allowed to go with Tom?
Bu Tom'a vermene izin verilen son hediye.
- That's the last gift you are allowed to give to Tom.
Bunu yapmasına izin verilen tek kişi ben değildim.
- I wasn't the only one who was allowed to do that.
Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
- No ambiguities are allowed in a contract.
Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
- You are not allowed to violate the rules.
The problem is that they didn't allow for the extra centimetre of overlap. So it didn't fit correctly.