Tom diğerleri gibi giyinmez.
- Tom doesn't dress like everybody else.
Tom, Mary'nin neden diğerleri kadar meşgul olmadığını merak etti.
- Tom wondered why Mary wasn't as busy as everybody else.
Başka herkes bekledi.
- Everyone else waited.
Başka herkes fikrini söyleyinceye kadar Tom bir şey söylememeye karar verdi.
- Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.
I can only wonder if this is the same for everyone else.
- Ich kann mich nur fragen, ob es für alle anderen dasselbe ist.
You can lie to everyone else, but you can't lie to yourself.
- Du kannst alle anderen, nicht aber dich selbst belügen.