Her türlü grup etkinlikleri vardı.
- There were all sorts of group activities.
Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.
- His absence gave birth to all sorts of rumors.
Tom bana her çeşit soru sordu.
- Tom asked me all sorts of questions.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
... So there are all sorts of things that have to be done ...
... could pick up all sorts of things. ...