Tamam, önerinizi kabul edeceğim.
- All right. I'll accept your offer.
Ben şimdi tamamen iyiyim.
- I am quite all right now.
Bu öğleden sonra erken gidersek doğru olur mu?
- Is it all right if I leave early this afternoon?
Pekala, onu kendi tarzınla yap fakat başarısız olursan beni suçlama.
- All right, do it your own way, but don't blame me if you fail.
Bay Ford şimdi iyidir.
- Mr Ford is all right now.
Birbirimizi sevdiğimiz sürece, biz iyi olacağız.
- As long as we love each other, we'll be all right.
Anlaşıldı. Lütfen onu ısmarla.
- All right. Please order it.
Anlaşıldı. Onu ben götüreceğim.
- All right. I'll take it.
Burada bir flaş kullanmak doğru mu?
- Is it all right to use a flash here?
Tom'un tamamen doğru yaptığını düşünüyordum.
- I thought Tom did all right.
Burada her şey yolunda mı?
- Is everything all right out here?
Evde her şey yolunda.
- Everything is all right at home.
Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
- It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
Sadece rahatla her şey yoluna girecek.
- Just relax. Everything's going to be all right.
I had a headache earlier, but now I'm all right.
All right, so what you suggest we do next?.
The car is all right. It gets me there, anyway.
That went all right, I suppose.
All right, mate, how are things with you and the missus?.
All right, let's go then.
All right, let's get started.
All right! They scored!.
You taught them a lesson all right! They won't be back.
All right, already! Let me finish what I was doing first, and then we can talk.