When the steel plant shut down, the town's people were all in the same boat.
Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
- I cannot go to the party, but thank you for inviting me all the same.
O çok iyi bir iş yapmıyor. Yine de, onun elinden geleni yaptığını kabul etmelisin.
- He's not doing a very good job. All the same, you've got to admit that he's doing his best.
İnsanlar hepsi bir değil.
- People aren't all the same.
He knew it was risky, but he did it all the same.