O gün boyu huzursuz hissetti.
- She felt restless all day long.
O gün boyu kocasına hizmet etti.
- She waited on her husband all day long.
Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım.
- If it rains tomorrow, I will stay at home all day.
Düşman bütün gün saldırısına devam etti.
- The enemy kept up their attack all day.
Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
- The computer repair took all day.
Tüm gün sürekli yağmur yağdı.
- It rained continuously all day.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
Dün bütün gün boyunca yataktaydım.
- I was in bed all day long yesterday.
an all-day event.
... wake up hungry, they’re hungry all day and they go to sleep hungry. A billion people ...
... plays all day ...