Tom tüm günü antika dükkanlarının etrafında bakınarak geçirdi.
- Tom spent all day looking around antique shops.
Tüm gün sürekli yağmur yağdı.
- It rained continuously all day.
O gün boyu kocasına hizmet etti.
- She waited on her husband all day long.
O gün boyu huzursuz hissetti.
- She felt restless all day long.
Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
- I'm worn out, because I've been standing all day.
Düşman bütün gün saldırısına devam etti.
- The enemy kept up their attack all day.
Dün bütün gün boyunca yataktaydım.
- I was in bed all day long yesterday.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
an all-day event.
... And employees don't want the devices that they use all day locked, because they might ...
... all day long ...