She cheered for her favorite horse.
- O favori atını alkışladı.
The townspeople cheered.
- Kasaba halkı alkışladı.
Tom certainly deserves a round of applause.
- Tom kesinlikle bir tur alkış hak ediyor.
The soprano received thunderous applause for her performance.
- Soprano performansı için şiddetli alkış aldı.
The player was acclaimed by the fans.
- Oyuncu fanatikleri tarafından alkışlandı.
They acclaimed him emperor.
- Onu alkışlarla imparator ilan ettiler
The crowd gave the winner a big hand.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.
All the students clapped their hands.
- Tüm öğrenciler alkışladılar.
Tom clapped his hands.
- Tom ellerini alkışladı.
Tom didn't clap after Mary's performance.
- Tom Mary'nin gösterisinden sonra alkışlamadı.