The truth is opaque and consequently imperceptible.
- Gerçek opaktır ve dolayısıyla algılanamazdır.
We all missed the imperceptible shake of his head as he tried to warn us without being seen.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
There are wavelengths of light that the human eye cannot perceive.
- İnsan gözünün algılayamadığı ışık dalgaboyları vardır.
Our eyes can detect light.
- Gözlerimiz ışığı algılayabilir.
Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.