Biz oldukça panik haldeydik.
- We were quite alarmed.
Çok fazla panik olmayın.
- Don't be too alarmed.
Tom biraz paniğe kapılmış görünüyordu.
- Tom looked a little alarmed.
Biz hepimiz biraz paniğe kapılmıştık.
- We were all a little alarmed.
Dehşet içinde bağırdı.
- He cried out in alarm.
O küçük bir korku çığlığı attı ve banyoya kaçtı.
- She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom.
Varoşlardan korkutucu haber geldi.
- Alarming news came from the suburbs.
Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
- The news caused alarm throughout the village.
Onu çok korkutucu buldum.
- I found that very alarming.
Sizi telaşlandırmak istemedim.
- I didn't want to alarm you.
Öğrencileri telaşlandırmak istemedim.
- I didn't want to alarm the students.
Öğrencileri alarma geçirmek istemedim.
- I didn't want to alarm the students.
Seni korkutmak istemedim.
- I didn't want to alarm you.
Öğrencileri alarma geçirmek istemedim.
- I didn't want to alarm the students.
Gürültü tüm kasabayı telaşlandırdı.
- The noise alarmed the whole town.
Ben seni telaşa düşürmeye niyetlenmedim.
- I didn't intend to alarm you.
This door is alarmed.
I'm extremely alarmed about the army outside my house.
The clockradio is a friendlier version of the cold alarm by the bedside.
Alarm and resentment spread throughout the camp. --Thomas Babington Macaulay.
You should set the alarm on your watch to go off at seven o'clock.
They have already been alerted.
- Onlar şimdiden alarma geçirildi.
The tsunami alert has been canceled.
- Tsunami alarmı iptal edildi.