alınmış

listen to the pronunciation of alınmış
Türkisch - Englisch
{s} resentful
angry
bitter
indignant
(Bilgisayar) imported
retrieved
taken

He was taken on by a large firm as a clerk. - O büyük bir firma tarafından bir katib olarak alınmıştır.

The data cited in King's research is taken from UNESCO's 1970 white paper on world population. - King'in araştırmalarında aktarılan veriler, UNESCO'nun 1970 dünya nüfusundaki beyaz sayfasından alınmıştır.

excerpted
skimmed
alın
forehead

Tom leaned over and kissed his daughter's forehead. - Tom eğildi ve kızının alınını öptü.

The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead. - Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.

alın
brow
banda alınmış
canned
geri alınmış
withdrawn
alın
(Mekanik) face

One of my six Facebook accounts was suspended. - Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.

Tom often posts motivational quotes on Facebook. - Tom sık sık facebook'ta motivasyon alıntılar postalar.

hedef alınmış
is aimed
kordon altına alınmış
cordoned
parantez içine alınmış
bracketed
sanki bir idilden alınmış
idyllic
yerde alınmış
field surveyed
yetkisi alınmış
decommissioned
alın
sinciput
askıya alınmış
suspended

My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military. - Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.

The driver who caused the accident was driving with a suspended license. - Kazaya neden olan sürücü, askıya alınmış bir ehliyetle araba kullanıyordu.

ahzolunmuş. çıkarılmış. alınmış
ahzolunmuş. issued. taken
balı alınmış petek
taken the honey comb
başka dilden alınmış kelime
a loanword is a word borrowed from one language and incorporated into another
başka dilden alınmış kelime
loan word
başka dilden alınmış kelime
loanword
esas alınmış
based on
ödünç alınmış olan mal
with borrowed goods
Alın
(Tıp) metopon
alın
upper part of the face below the hairline and above the eyebrows
alın
frontal
alın
front; frontlet
alın
forehead of an animal
alın
mining face
alın
at the front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
pertaining to the forehead
alın
forehead, brow
alın
middle ear (Biology)
alın
tympanum
alın
forehead, brow; front; frontal
alın
{i} front

Make another appointment at the front desk. - Danışmadan başka bir randevu alın.

alın
(Anatomi) frons
alın
tympan
askere alınmış
conscript
askere alınmış genç
conscript
aydan alınmış kaya parçası
moonrock
başka dilden alınmış kelime
borrowed word
birlikte alınmış
agreed
cebren alınmış
exacted
dikkate alınmış
well considered
dikkate alınmış
noted
dikkate alınmış
considered
gerçek hayattan alınmış
true life
gizlice kameraya alınmış
secretly videotaped
görevden alınmış
suspended
görevden alınmış
unseated
güvenceye alınmış
secured
kabası alınmış
rough hewn
kaymağı alınmış süt
skim milk
kaymağı alınmış süt
skimmed milk
koruma altına alınmış arazi
park
korumaya alınmış arazi
reservation
korumaya alınmış arazi
reserve
korumaya alınmış yer
strong point
kısmen suyu alınmış
evaporated
organı alınmış kimse
amputee
tekel altına alınmış
monopolized
teslim alınmış
received
tırnak içine alınmış
quoted
zorla alınmış
exacted
zorla alınmış
extorted
Türkisch - Türkisch

Definition von alınmış im Türkisch Türkisch wörterbuch

Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBİN
Alın
(Osmanlı Dönemi) CEBHE
alın
Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
alın
Karşı
alın
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
alın
Bazı şeylerin önü, ön yüzü
alınmış
Favoriten