I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Tom was one of the recipients.
- Tom alıcılardan biriydi.
Flattery corrupts both the receiver and the giver.
- Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
I forgot to lift the receiver before dialing the number.
- Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
- Hatırı sayılır bir tartışmadan sonra, alıcı ve satıcı anlaşmaya vardı.
His job is to negotiate with foreign buyers.
- Onun işi yabancı alıcılarla görüşmek.
I was the recipient of a large settlement.
- Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
Mary earns a lot of money and has a glamorous lifestyle.
- Mary çok para kazanır ve göz alıcı bir yaşam tarzına sahiptir.
Tom was so flamboyant.
- Tom oldukça göz alıcıydı.
Allı dağlar yücedir.