alışılmamış

listen to the pronunciation of alışılmamış
Türkisch - Englisch
{s} uncommon
atypical
unusual, out of the ordinary
unwonted
unfamiliar
unaccustomed
peculiar
eccentric
unusual

You don't have to come up with an unusual topic for your speech. - Konuşman için alışılmamış bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.

bastard
novel
paranormal
extraordinary
out of the ordinary
newfangled
new
alışılmamış olma
uncommonness
Türkisch - Türkisch
Nadir, bilinmeyen, az rastlanan
Nadir, bilinmeyen, az rastlanan: "Toprak rengi yüzünde alışılmamış çizgiler vardı."- S. F. Abasıyanık
Englisch - Türkisch
out of the ordinary
unfamiliar
unusual
unwonted