I'm not accustomed to such treatment.
- Böyle bir davranışa alışık değilim.
I am not accustomed to speaking in public.
- Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.
I'm not used to making speeches in public.
- Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
Tom isn't used to walking barefooted.
- Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
I'm not used to this heat.
- Bu ısıya alışık değilim.
I'm not used to making speeches in public.
- Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.