And yet, the contrary is always true as well.
- Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
- Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
You should go in the opposite direction.
- Aksi yöne gitmen gerekir.
I'm busy, otherwise I'd accept your invitation.
- Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.
My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
- Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
Don't be so perverse!
- O kadar aksi huylu olma!
On the days he doesn't take a nap, he's bad tempered.
- Şekerleme yapmadığı günlerde aksi olur.
Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
- Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
I was ill, otherwise I would have attended the meeting.
- Ben hastaydım, aksi halde toplantıya katılırdım.
You must not be stubborn and should be friendly.
- Aksi olmamalısın ve arkadaş canlısı olmalısın.
Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
- Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
The picture is colorful in contrast with this one.
- Resim bunun aksine renkli.
No, unfortunately; on the contrary.
- Hayır, ne yazık ki; aksine.
Red, as opposed to green, is a sign of danger.
- Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
Against all expectations, we became good friends.
- Tüm beklentilerin aksine, biz iyi arkadaş olduk.
He became a singer against his parents wishes.
- Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu.
Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
- Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!