akma

listen to the pronunciation of akma
Türkisch - Englisch
discharge
pour
effusion
effluence
flowing
prov. resin
expulsion
flow, flowing, runoff; creep
flowing, flow
a shooting star, meteor
efflux
(manyetik) flux
flux
runoff
streaming
(Fizik) fluxing
(Bilgisayar) scrolling
gliding
yielding
(İnşaat,Teknik) yield
run

A river runs down through the valley. - Vadi boyunca bir nehir akmaktadır.

Tom lives in a house without running water. - Tom suyu akmayan bir evde yaşıyor.

creep
exudation
flow

A stream flows into the lake. - Bir dere göle akmaktadır.

The river flows between the two countries. - Nehir iki ülke arasındaki akmaktadır.

fluxion
outpour
ak
{i} white
akmak
leak
akmak
{f} flow

The river flows into the lake. - Nehir göle akmaktadır.

The river flows between the two countries. - Nehir iki ülke arasındaki akmaktadır.

akma çelik
ingot steel
akma çelik
mild steel
akma dayancı
yield strength
akma demir
ingot iron
akma gerilmesi
yield stress
akma gerinimi
yield strain
akma hızı
rate of creep
akma limiti
liquid limit
akma mukavemeti
yield strength
akma noktası
yield point
akma sınırı
yield
akma sınırı
yielding point, yield point
akma çelik
mild steel, ingot steel
akma çelik
ingot of steel
ak
leuco
ak
{f} flow
ak
leuko
akmak
{f} course
akmak
{f} issue
birlikte akma
confluence
ak
{s} clean
akmak
emanate
akmak
elapse
akmak
overflow
akmak
exude
akmak
flow off
akmak
mark off
akmak
tap
akmak
flow from
akmak
trickle
akmak
exude 
akmak
efflux
akmak
flow over
akmak
drain
ak
flow off
ak
hoary
ak
{f} streaming
ak
flow from
ak
{f} flowing
ak
{f} stream
akmak
run out
akmak
stream

A stream flows into the lake. - Bir dere göle akmaktadır.

akmak
pour
akmak
discharge
akmak
glide
dışa akma
drain
burnu akma
the snuffles
AK
(Hukuk) (Avrupa Komisyonu) EC (European Commision)
ak
clean, unsullied
ak
hoar
ak
white " beyaz; (saç) hoary, hoar; honest; white colour; white (of an egg/eye)
ak
white (of an eye or an egg)
ak
unblemished, beaming with honest pride (face)
ak
phot. positive
ak
white speck (in the eye)
ak
edge
akmak
sluice
akmak
drain off
akmak
run down
akmak
(for cloth) to wear out and fray. Akmasa da damlar. (Atasözü) It brings in at least a little money. Akacak kan damarda durmaz. (Atasözü) You can't escape fate. akan sular durmak to be indisputable, be beyond contradiction
akmak
to come in great amounts or in great crowds
akmak
well up; splutter (as a pen)
akmak
drain away
akmak
well forth
akmak
(for a faucet, water) to run; to run down; to overflow
akmak
well out
akmak
pour out
akmak
to leak, be leaky
akmak
run

A river runs down through the valley. - Vadi boyunca bir nehir akmaktadır.

akmak
to flow, to drain, to trickle; to leak; to run down, to overflow
akmak
slang to slip away, escape inconspicuously
akmak
fall into
akmak
effuse
akmak
well up
akmak
bleed
birincil akma
(Jeoloji) primary creep
birlikte akma
conflux
dışarı akma
outflow
esnek akma
elastic flow
geri akma
retrace
geçici akma
elastic flow
gürül gürül akma
rolling
ileriye doğru akma
forward motion
ilintili akma kuralı
(Jeoloji) associated flow rule
içeriye akma
indraught
içeriye akma
influent
içeriye akma
indraft
içeriye akma
inflow
plastik akma
plastic yield
sıvı akma yolu
spillway
Englisch - Englisch

Definition von akma im Englisch Englisch wörterbuch

AK
an AK-47, AK-74, or related assault rifle
AK
Alaska, a state of the United States of America
AK
Alaska. the written abbreviation for Alaska
AK
state in the northwestern United States
ak
Astigmatic Keratotomy
ak
a state in northwestern North America; the 49th state admitted to the union; "Alaska is the largest state in the United States"
ak
Avtomat Klashnikova, or Automatic Kalashnikov The most widely used automatic rifle line in the world, Russian-designed; there are several Airsoft variants
ak
us
ak
Animal Kingdom
ak
Acronym for Astigmatic Keratotomy A surgical procedure used to correct moderate cases of astigmatism Often performed at the same time as the Radial Keratotomy (RK) procedure for correcting nearsightedness The procedures are somewhat similar, differing primarily in the pattern of incisions made in the outer periphery of the cornea in order to change its shape to the curvature needed to correct the refractive problem Both AK and RK have been largely replaced by newer refractive surgery procedures See Refractive Surgery in Eye Care Encyclopedia
ak
Abbreviation for Astigmatic Keratotomy
ak
actinic keratosis AT applanation tension
ak
Alaska
ak
Above knee Also referred to as transfemoral
ak
Astigmatic Keratotomy - Modified form of Radial Keratotomy
Türkisch - Türkisch
çam sakızı
Akmak işi
Reçine, çam sakızı, akındırık
Reçine, çam sakızı
akma hançer
Ortası oluklu hançer
akma sınırı
Malzemenin belirli bir gerilme uygulanmasıyla sınırlı ve kalıcı deformasyona uğraması veya belirlenen toplam uzamaya maruz kalması durumundaki mukavemeti
akma tuna
Kemal Kan'ın yönetmenliğini yaptığı bir film(1972)
Akmak
gelmek
Ak
Akmak
(Osmanlı Dönemi) TEFESSUD
Akmak
(Osmanlı Dönemi) SEV'
Akmak
süzülmek
Akmak
(Osmanlı Dönemi) HETALAN
Akmak
(Osmanlı Dönemi) DABB
Akmak
dolaşmak
ak
Yükseliş
ak
Sıkıntısız, rahat
ak
Namuslu, iffetli kadın
ak
Hidayet Sayın'ın, Atıf Yılmaz tarafından sinemaya da aktarılmış oyunu
ak
Bazı şeylerde beyaz bölüm
ak
Doğuş, doğum
ak
Bu renkte olan: "Ablak yüzlü, kısa kesilmiş ak sakallı bir adamdı."- M. Ş. Esendal
ak
Besleyici ve lezzetli bir mantar türü
ak
Dürüst
ak
Temiz
ak
Beyaz leke
ak
Temiz, iffetli
ak
Bu renkte olan
ak
Ayran
ak
Kar, süt gibi şeylerin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
akmak
Bir kap veya bir yer içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
akmak
arşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu."- R. H. Karay
akmak
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak: "
akmak
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
akmak
Art arda ve toplu olarak gitmek: "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı."- Y. Z. Ortaç
akmak
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
akmak
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek: "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış."- S. F. Abasıyanık
akmak
Zaman çabuk geçmek
akmak
Sürüp gitmek: "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar."- Y. K. Beyatlı
akmak
Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek
akmak
Boya birbirine karışmak
akmak
Art arda ve toplu olarak gitmek
akmak
Sürüp gitmek
akmak
Karışmak, katılmak
akmak
Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
akmak
Çabucak savuşmak; ortadan kaybolmak
akmak
Bir kap veya bir yer içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
Englisch - Türkisch

Definition von akma im Englisch Türkisch wörterbuch

AK
(Askeri) sivil kargo gemisi (commercial cargo ship)
akma
Favoriten