aklamak

listen to the pronunciation of aklamak
Türkisch - Englisch
acquit
justify
absolve
exonerate
Vindicate

Sami wanted to vindicate himself. - Sami kendini aklamak istiyordu.

purge
clear
whitewash
to clear (someone) of responsibility
to acquit, to absolve, to exonerate " ibra etmek; (kara parayı) to launder
exculpate
launder

It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting. - Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.

Tom was accused of money laundering. - Tom kara para aklamakla suçlandı.

{f} whiten
{f} brighten
aklama
acquittal
aklama
exoneration
akla
mind to
para aklamak
to launder money
aklama
quietus
aklama
exculpation
aklama
clearance, a declaration freeing retiring officers of an association from further responsibility for their past actions when new officers are elected
aklama
whitewash
aklama
acquittal ibra
Türkisch - Türkisch
Başarılı gösterilmek, değerli olarak nitelendirilmek
Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek
Başarılı gösterilmek, değerli olarak nitelendirilmek: "Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır."- N. Cumalı
tebriye etmek
ibra etmek
aklama
Aklamak işi, ibra
aklamak
Favoriten