Türkisch - Englisch
Definition von akın im Türkisch Englisch wörterbuch
- invasion
- inflow
- (Hukuk) influx
- (isim) (Roving) expedition, raid
- razzia
- rush, torrential flow
- inroad
- irruption
- foray; afflux
- flow
The Humboldt current is a cold ocean current that flows north along the west coast of South America.
-Humboldt akıntısı Güney Amerika'nın batı kıyısı boyunca kuzeye doğru akan soğuk bir okyanus akıntısıdır.
If you want to get something in life, you should go against the flow.
-Hayatta bir şey elde etmek istiyorsanız, akıntıya karşı yüzmelisiniz.
- inrush
- influent
- rush, influx, flow; raid, incursion, invasion, inroad, foray
- incursion
- sudden rush (of people)
- run (of fish)
- Exodus
- raid
- spate
- {i} rush
- deluge
- run
- tide
He tried to swim against the tide.
-Akıntıya karşı yüzmeye çalıştı.
- foray
- inroads
- afflux
- akın etmek
- flock
- akın akın
- in crowds
- akın akın
- rushing and surging in crowds
- akın eden
- invasive
- akın etmek
- raid
- akın etmek
- flood
- akın etmek
- to surge into, to rush into, to invade
- akın etmek
- 1. to surge into, rush into. 2. to attack, make a raid on
- akın etmek
- invade
- akın yapmak
- to rush
- kitlesel akın
- Mass influx
- karşı akın
- counterattack
- toplu akın
- (Hukuk) mass influx
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von akın im Türkisch Türkisch wörterbuch
- Baskın, hücum
- Kalabalık bir insan ya da hayvan kümesinin birbiri ardınca gelmesi
- Kazak-Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad
- Gol atmak veya sayı yapmak amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum
- Bir yere çok sayıda kişinin beklenmedik gelişi
- Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın
- Kazak ve Kırgızlarda, ozan ve müzisyenlere verilen ad
- Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması
- Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması: "Ada'yı bir rençper akını doldurmuştu."- S. F. Abasıyanık
- Gol atma veya sayı yapma amacıyla karşı takımın sahasına doğru genellikle topluca girişilen hücum
- Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın: "Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!"- Y. K. Beyatlı
- akış
- akın akın
- Arkası kesilmeyen kalabalık öbekler durumunda
- akın etmek
- Toplu olarak gitmek, üşüşmek
- akın etmek
- Düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak
- cenan akın
- Yunus'tan Deyişler, Piyano için On Ezgi, Rubailer gibi yapıtlarıyla tanınmış bestecimiz
- fatih akın
- Duvara Karşı adlı filmi 2004 Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanan ve Almanya'da yaşayan sinema yönetmenimiz
- gülten akın
- Kırmızı Karanfil, Maraş'ın ve ökkeş'in Destanı, Seyran gibi kitaplarıyla tanınmış günümüz Türk şairi
- hızlı akın
- Basketbolda karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden, paslaşarak yapılan hızlı hücum, fast break
- karşı akın
- Karşı takımın yaptığı bir akını durdurup hemen akına geçme işi, kontratak
- osman nihat akın
- Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin, Ellere uzaktan bak, bana yakın gel, Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin gibi şarkılarıyla tanınmış bestecimiz
Relevante Übersetzungen
akın
Silbentrennung
a·kınSynonyme
affiliated, agnate, alike, allied, analogous, cognated, comparable, connate, consonant, corresponding, incident, kindred, like, parallel, similarAussprache
Etymologie
[ &-kin ] (adjective.) 1586. Prefix a- (“for, of”) + kinResimler
Favoriten