akıbet

Türkisch - Englisch

Definition von akıbet im Türkisch Englisch wörterbuch

result

fate, what the future holds in store

outcome

end

consequence; aftermath

issue

in the end

end, outcome

curtains

end, consequence, outcome

denouement

{i} aftermath

consequence

fate

She shared her husband's fate. - Kocasıyla aynı akıbeti paylaştı.

doom

{i} event

{i} outgrowth

Türkisch - Türkisch

Definition von akıbet im Türkisch Türkisch wörterbuch

(bir iş veya durum için) Son, sonuç: "Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun."- R. N. Güntekin

zarf - Sonunda, eninde sonunda

(Osmanlı Dönemi) bir şeyin sonu; nihayet, netice

Bir iş veya durumun sonu, sonuç: "Sen akıbetini pek hak etmemişe benziyorsun."- R. N. Güntekin

Sonunda, eninde sonunda

(Osmanlı Dönemi) PAYAN

Relevante Übersetzungen

AKIBET

(Hukuk) Son, sonuç

Silbentrennung

a·kı·bet